Vampire's Secret RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Vampire's Secret RPG

Vampirlerin Büyülü Dünyasında Alacakaranlığa Hoşgeldiniz.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 RPG Nedir?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Melanie D'armien
Yarı İnsan Yarı Melek
Yarı İnsan Yarı Melek
Melanie D'armien


Mesaj Sayısı : 83
Para Gücü : 147
Kayıt tarihi : 07/07/10
Nerden : Ortadan bir yerden.

Bilgiler
Ro Puanı:
RPG Nedir? Left_bar_bleue100/100RPG Nedir? Empty_bar_bleue  (100/100)

RPG Nedir? Empty
MesajKonu: RPG Nedir?   RPG Nedir? EmptyCuma Tem. 09, 2010 2:47 pm

RPG Nedir ( Role Playing Game )
Role Playing Game.. Yani Rol Oyunları. Bu sihirli dünya, gerçek dünyayı içinde barındırıyor. Konular, gerçek yaşamda olabilecek ya da olmaya yakın olabileceği gibi bilim-kurgu da olabilir. Önemli olan bir hikayenin anlatılması. Evet her oyunda bir hikaye anlatılır ama RPG'lerde konu aslında oyundur. Tabi siz bu puzzlenin parçalarını tamamlarken kötülerle iyilerin savaşını da vermeniz gerekir.
Rol oyununda yarattığınız karakterin tanrısınızdır. Ona hükmedersiniz fakat karşınızdaki karaktere(lere) hükmetme yetkiniz yoktur. Rplerde betimlemelere çok önem verilir, noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakılır, ayrıca rol oyunları otuz satırdan fazla olmalıdır. Eğer bir rpg yazmak istiyorsanız ele aldığınız konuyu en ince ayrıntısına kadar ve yoğun yazmalısınız. Mesela; açık pencerenizin önüne geçin teninize hafif dokunuşlarla vuran rüzgarı ve güneşin saçlarınız arasındaki dansını hissedin ve ardından bunları yazmaya başlayın. Bunun güneş ile rüzgarla sınırlı kalması gerekmez. Hayal gücünüzü ne kadar zorlarsanız o kadar başarılı bir rpg çıkartırsınız.
Örnek bir RPG;
Üzerine geçirdiği siyah kıyafetini aceleyle düzelterek çıktı yatakhane odasından. Artık ölmüş olabilceğini düşündüğü kalbi sanki orada olduğunu haykırırcasına gümbür gümbür atıyordu. Kanın bütün yüzüne hücum ettiğini ve ayın o eşsiz ışıkları altında parlayan safir rengi dövmesinin içinin kırmızıya dönüştüğünü hissedebiliyordu. Odasının kapısının önünden fırlayarak bahçeye indi. Adımlarını yeşermiş çimenlere attığı anda içini kaplayan heyecan sanki dalgalar onu uzaklara savurmuşçasına çekilmişti bedeninden. Tatlı tatlı esen rüzgar sarı saçlarını usulca okşuyor, teninin üzerinde gezinirken onu annesi gibi kucaklıyordu. Masmavi gözlerini kendisini neşeyle selamlayan ağaçların arasında gezdirdi uzun bir süre. Ardından birkaç metre ötesinde gördüğü siluet midesindeki kelebek kolonisinin harekete geçmisine neden olmuştu. Koşarak ona ilerlerken geç adam yüzünü çoktan dönmüştü kendisine doğru. Siyah eteğini çekiştirerek yanına oturduğunda sıcacık kollar onu sıkıca sarmaladı. Genç kız gökyüzünde kendilerini izleyen aya gülümsedi.
'' Ne kadar güzel öyle değil mi? ''
Uzun ince parmaklar saçlarını okşarken kafasını sevgilisinin omzuna dayadı. Onun nefes alışverişlerini bedeninde hissedebiliyor, göğsünün her inip kalkışıyla beraber kendi vücudu da hareket ediyordu. Kalbinin atışlarını duyabiliyordu. Sanki ikisinin kalpleri de eş zamanlı olarak birbirleri için atıyorlardı. Mutlu bir şekilde iç geçirerek yüzünü sevgilisinin boynuna dayadı. Şimdi neredeyse kucağında duruyordu. Genç adam dudaklarıyla kızın saçlarına ufak bir öpücük kondurdu. Narin parmaklar sanki camdan bir bebeği kucaklarcasına sardı çenesini. Erin'in yüzü onunki ile aynı hizaya geldiğinde dudakları müthiş bir özlem duygusuyla birleşti. Erin su kenarında olmamasına rağmen elementinin rahatlatıcılığını tenin altında hissedebiliyordu. Dudakları ayrıldığında okyanus mavisi gözlerini sevgilisinden bir an olsun ayırmadan ona bakmaya devam etti. O kadar güzeldi ki! Gülümsemesi Erin 'in nefesini kesiyor, dokunuşu kanının akışını hızlandırıyordu ve T.J. onu her öptüğünde şehvet ince bir örtü misali sarıyordu bedenini. Ay ışığı altında parlayan saçlarını okşayarak gülümsedi.
''Seni o kadar çok seviyorum ki...''
Sözlerine devam edeceği sırada sözckleri dudaklarına sıkışıp kaldı sevgilisinin içini dağlayan öksürük sesiyle. Erin irkilmesine engel olamamıştı. Gözlerinin önüne çekilen sis perdesi ardından Stevie Rae'nin, Zoey'nin kolları arasında nasıl can çekiştiğini hatırladı ve ölümünü. Sonunda her şey bittiğinde onu her daim sevimli yapan yanaklarındaki kızarıklık silinmiş, omuzlarına dökülen sarımsı bukleleri soğuk bir biçimde yere doğru uzanmış, dudaklarındaki gülümseme uçup gitmiş ve bedeni bir taş misali kaskatı kesilmişti. Soğuk, cansız... T.J.'nin daha da derinleşen öksürükleri düşüncelerinden sıyrılmasını sağlamıştı. Sevgilisi güven verici bir edayla gülümsedi.
''Ah, Erin. Bana bir şey olma-''
Cümlesi dudaklarından fışkıran kanlarla bölündüğünde Erin'in gözyaşları çıkık elmacık kemiklerinden dudaklarına doğru ilerlemeye başlamıştı bile.
'Korkuyorum.' diye fısıldadı içinden. Ardından sevgilisinin bedenini bir çırpıda kolları arasına aldı. Bir eliyle onunkini sıktı diğer elini ise rahatlatıcı bir şekilde saçlarında gezdirdi. T.J.'nin gözleri şaşkınlıkla aydınlanmıştı ve belli ki bu yaşadığına inanamıyordu. Kanlı dudaklarıyla Erin'inkilere uzandı. Titremeler ardında genç kızın kollarında yığılıp kaldı bedeni.
''İşte kanlı bir öpücükle veda ediyorum sana.'' diye fısıldadı. Erin onu şiddetle sarsıyor bir yandan da bağıra bağıra ağlıyordu fakat T.J. gözlerini yeniden aralayıp ona sevgiyle bakmıyordu. Belki de bir daha asla onun sevgisini bedeninde hissedemeyecekti. Genç çaylağın dudaklarındaki gülümseme sonbahardaki bir gül misali solarken ve bedeni buz gibi olurken Erin onun ölüşünü izliyordu. T.J. nasıl olur da bu kadar kolay yenilirdi? Hani ömür boyu birlikte olacaklardı? Hepsi yalan mıydı? Ölüm onu pençeleri arasına kapatmıştı ve bir daha bırakmamak üzere alıkoymuştu hayattan. Erin titreyen parmaklarını onun kanıyla bezenmiş dudaklarına sürttü. Sessiz gecenin kucağına doğru çığlık attı.
'' Kanlı bir öpüşle.''
Elementini çağırmadan onun varlığını hissediyordu. Acısını azaltmaya çalışıyor, T.J.'ye dair her şeyi silmeye çabalıyordu.
'Hayır.' dedi içinden Erin. Onu unutmak istemiyordu. Sadece elementinin ona güç vermesini diledi. İçerisindeki duygu patlamasına aldırmadan kollarındaki cansız beden ve gözyaşlarıyla okulun kapısına ilerledi. Kendisini gören hemşireler T.J.'yi kolları arasından alırken, teni onun soğukluğuyla ürperiyordu. İşte hayatındaki tüm her şey onun kendisinden uzaklaşan bedeni gibi ağır adımlarıyla kayboluyordu nehirlerin arkasına.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://vampiressecretrpg.yetkinforum.com
 
RPG Nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Vampire's Secret RPG :: RPG :: RPG NEDİR?-
Buraya geçin: